Правообладателям!
Представленный фрагмент книги размещен по согласованию с распространителем легального контента ООО "ЛитРес" (не более 20% исходного текста). Если вы считаете, что размещение материала нарушает ваши или чьи-либо права, то сообщите нам об этом.Читателям!
Оплатили, но не знаете что делать дальше?Текст бизнес-книги "Cehennem O'Dur"
Автор книги: Lambert Timothy James
Раздел: Экономика, Бизнес-книги
Текущая страница: 3 (всего у книги 3 страниц)
Grubumuz gerçekten de istenmiyordu. Size bir fikir vermek adına, gençken Cosby Show ve siyahî aile modelini ve Eddy Murphyânin Amerika BirleÅik Devletleriâni keÅfeden Afrikalı bir prensi oynadıÄı Coming To America filmini izliyorduk ve bize tamamen gerçeküstü geliyordu. Biz, « Afrikalılar da » kapitalizmin yeterince iyi Åekilde yürüdüÄü daha ziyade rahat ailelerden geliyordu. Floridaânın baÅkenti ve bir öÄrenci Åehri olan Tallahasseeâde birçok siyahi arkadaÅımız vardı ama New Orleansâın fakir mahallelerindeki bu zenciler hayatımızla ilgili korku duymamıza neden olmuÅtu! Bu turistik Åehrin kendi cehennemini saklayıp saklamadıÄı konusunda kuÅku duymalıydık. O zamanlar sık sık yerel rap grubu Hot Boyzâu dinliyorduk. AÅırı gerilimli ve saldırgan sözleri Bisounoursâda yazılmıŠolamazdı, Åiddet ve ümitsizlik dolu bir çevrede yazılmalıydı. Ve eÄer müzikleri yeterli deÄilse, klipleri içinde bulundukları evreni açık biçimde gösteriyordu: terkedilmiÅ binaların önünde çömelerek günlerini geçiren « pis ve kötü » fakirler.
Malesef birçok kiÅi New Orleans'ın birçok mahallesinin seyahat ettiÄim bazı üçüncü dünya ülkelerinden çok daha fakir ve ihmal edilmiÅ durumda olmasının nedeninin Katrina kasırgası olmadıÄını görmezden geliyor veya öyleymiÅ gibi yapıyor. Buralar çok önceden de böyleydi. Ben ve arkadaÅlarımın gerçekliÄini gördüÄü gibi, Åehrin birçok yeri stratejik olarak festival öÄrencileri ve turistlerin görüŠalanının dıÅında tutuluyordu. Katrina yalnızca New Orleans'ın küçük, kirli sırrını gün yüzüne çıkardı ve tüm ülke gerçeÄi keÅfeder gibi göründü. Sizce laÄım taÅtıÄında ne oldu ? Ve Åimdi, son belediye baÅkanı Ray Nagin'in (kara para aklama ve her türlü yolsuzluk suçundan on yıl hapis cezası alan) deyiÅiyle "çikolata Åehri" kendisini yeniden inÅa etmeye çalıÅıyor, nüfusunun sorunlu kısmının persona non grata ilan edilip bir daha asla geri gelerek imajına gölge düÅürmemesi için gizlice dua ediyor.
EÄer New Orleans Noel Baba'ya sunacaÄı listeye bu son dileÄi koymazsa, Ekvator Ginesi BaÅkanı'nın oÄlu Theodoro Nguema Obiang, Fransa ve diÄer medenileÅmiŠülkelerin çoÄunda gerçekten de persona non grata. Zenci prensin zenginliÄiyle çileden çıkan Fransa 2012 yılında, bazı oyuncaklarını birkaç yıllıÄına geri almak için çeÅitli aktivist grupları tarafından ona karÅı yöneltilen emsal bir karardan faydalanmaya karar verdi. Birkaç Fransız dergisinde sergilenen söz konusu önemsiz Åeyler bu büyük savurganlık konusundaki tüm beklentilerimin üzerindeydi: lüks arabalar (iki Bugatti Veyrons, bir Maybach ve bir Aston Martin, bir Ferrari Enzo, bir Ferrari 599 GTO, bir Rolls-Royce Phantom ve bir Maserati MC12) Chateau Petrus ÅiÅeleri (dünyanın en pahalı Åaraplarından biri) ve 3.7 milyon dolar deÄerinde bir duvar saati.
Amerikalılar, Fransızlardan daha iyisini yapmaya azimli bir Åekilde, davada ondan 70 milyon dolar talep ederek Obiangâın oÄlunun varlıkların çok daha önemli bir kısmını tırtıklamayı denediler. El konulan mallar listesi bir Gulfstream uçaÄı, Michael Jackson'ın eldivenleri ve Californiya, Malibu'da bir villayı içeriyordu. Ama bununla beraber, 700 milyon dolarlık hesabıyla bir zamanlar Riggs Bankası'nın en büyük bireysel müÅterisi olan genç mirasçı, bankasını kapılarına kilit vurmaya zorlayan skandallardan sonra bile Amerika BirleÅik Devletleri içinde yer deÄiÅtirmekte hala özgür. Adalet BakanlıÄı onu bu konuda hiçbir zaman endiÅelendirmedi. Ekvator Ginesi'nin çok genç Tarım Bakanı Teodoro Nguema Obiang'ın görevi için resmi olarak yılda yüzbin dolardan fazla kazanmadıÄına dikkatinizi çekelim.
Ekvator Ginesi, Afrikaânın en az özgürlüÄe sahip ülkelerinden, aynı zamanda günde bir dolardan daha az bir parayla yaÅayan daha yoksul Ginelilerin oranını da göz önünde bulundurursak birisi. Yedi yüz bin nüfuslu bu ülke hem en fakir hem de petrol bakımından en zengin ülke. Paslı tenekelerin yakınlarında cam binalar ve baÅkanlık malikânelerinin olduÄu, bu ülkenin çarpıcı paradoksunu açıÄa çıkaran fotoÄrafları internette kolayca bulabiliriz. BaÅkent Malabo'daki birkaç zengin, yollarda metrekareye düzinelerce düÅen çukurlardan kaçmaya çalıÅarak Mercedes Benz'leri ile gecekondular arasında zigzag çiziyordu. BaÅkanın akrabası olan, ülkedeki polisin baÅı resmi terzisinin Yves Saint Laurent olması ile övünüyor. Åehrin yeni lüks otelinin pencerelerinden tek kiÅi için bile dar olan barakalara yıÄılmıŠbütün aileleri görebiliriz.
Ve ben Ekvator Ginesi'nde beŠçocuktan birinin beÅ yaÅına girmeden öldüÄü ve bunların %50'sinden daha azının içilebilir suya eriÅimi olduÄunu keÅfederek daha fazla gerçeÄi meydana çıkarırken, Nelson Mandela'nın gökkuÅaÄı milletinin merkezinde bulunan küçük bir ülke olan Swaziland'da bir polis komiserinin, Obiang'ın oÄlunun Swaziland'daki villasındaki bir parti esnasında çalınan iki milyar dolarla dolu valizin çalınması hikayesi için hizmet ettiÄi sapkın ve açgözlü bir zorba adına özür dilediÄini keÅfedince kanım dondu. Peki bu olayda Åüpheliden öte durumda olan küçük Teodoroânun, Ekvator Gineâsinin imajını kirlettiÄi için cezası ne oldu? Afrikaânın en eski diktatörlerinden birisinin oÄlu olmak belli ki birçok avantaj getiriyor: babası onu tüm uluslararası davalardan koruyacak olan ülkenin ikinci baÅkan yardımcılıÄına getirdi.
«Yoksullara yardım etmemizden yanayım, ama bunun yoluna gelince, herkesten daha farklı bir fikrim var. Bence yoksullara yardım etmenin en iyi yolu durumlarını rahatlatmak deÄil onları oradan çıkarmayı denemektir. »
Benjamin Franklin
Nuh iyi bir adamdı, ama çocukken cehennemimden kaçma denemelerimi mahvetmiÅti. Bir arkadaÅın bahçemizde geçirdiÄi korkunç kazadan sonra dıÅarı çıkıp Ramboculuk oynamaya korkuyordum. Nuhâun bu konuyla ilgisi olduÄuna inanıyordum ve kahramanlıklarını okumak düÅüncemi onaylamaktan baÅka bir Åey yapmıyordu. Nuhâun gemisiyle ilgili hikâyenin birçok deÄiÅik versiyonunu okudum, Åöyle özetleyebiliriz: Tanrı insanlıÄı bir tufanla cezalandırmaya karar verdiÄinde Nuh hayatını, ailesini ve dünyadaki hayvanların küçük bir kısmını kurtardı. Bir çocuk olarak bu aptalın akbabalar, sıçanlar, timsahlar, özellikle de yazlarımı kapalı geçirmeme neden olan, Adem ile Havva'nın intikam tanrıçası Nemesisâi: yılanları gemiye alması karÅısında Åok olmuÅtum.
Tıpkı Nuh gibi Nelson Mandela da iyi bir adamdı. Bununla beraber, o da benim için deÄerli bir Åeyi mahvetmiÅti. Uzun süre emekliliÄimi en zengin ve kıtada en etkili ülke olan Güney Afrikaâda, hayatta baÅarı elde etmiÅ olan diÄer Afrikalı siyahlarla beraber geçirmeyi hayal etmiÅtim. Son yıllarda bu hayalime giderek gölge düÅmesinin Mandela ile alakası varmıŠgibi geliyor ama gerçekten ne olduÄunu bilmiyorum. IrkçılıÄa karÅı verdiÄi mücadele yüzünden bir çalıÅma kampında 27 yıl geçirdiÄi gerçeÄini nihayet bir kenara bırakıp baÅkan olarak yaptıklarını tarafsız bir gözle incelediÄimde bu kristal berraklıÄında netleÅti. Ben, bilinmeyen toprakların haritasını çıkarmaya çalıÅan ve "Madiba"nın ölümünden önce seslerini yeterince duyuramayan kadın ve erkeklerden oluÅan küçük grubun bir parçasıyım. Güney Afrika'daki sosyo-ekonomik mutsuzlukların, onun "uzlaÅma amaçlı pazarlıkları" yüzünden devam ettiÄini Åu anda söylemeye cesaret edebilir miyiz? Åu eski faÅist F.W. de Klerk'ın -namı diÄer bir tür tanrı– orta sınıf beyazlar ve büyük kuruluÅların giderek artan protestolarının akabinde, 1990'larda ırkçılıÄı bitirmekten baÅka çaresi yokken, Mandela'nın pastanın en büyük kısmının kendisine, ANC'ye (Afrika Ulusal Kongresi) ve beyaz, zengin küçük bir azınlıÄa kalması için taraf tuttuÄu konusunda hiçbir Åüphem yok.
Büyükannemin tekrarlayıp durduÄu gibi, insanları eylemlerinin iÅlevine göre yargılıyoruz. Mandela'nın karakter gücünü teslim eden iki tartıÅılmaz gerçek var. "Madiba", ırkçı yargıçlar, dünyanın en büyük insan hakları suçlularından bazıları, Afrikalı adam kaçıran kiÅiler ile katiller ve bundan sonra ırkçı rejimi destekleyip gökkuÅaÄı milletinin çıkarlarını koruyanlarla âmadencilik ve finans kuruluÅları– bir anlaÅmaya vararak ırkçı rejimin aydınlarını tatmin etmeye çabaladı. Peki, Avustralyalı gazeteci John Pilger ile yaptıÄı röportaj esnasında Endonezya'daki otuz yıllık diktatöre en derin ilgisizliÄi gösterip 1997 yılında Jakarta kasabı General Suharto'ya Güney Afrika'nın en yüksek onur ödülü olan Ä°yi Umut'u vermesini temize çıkaran bir adama ne diyeceÄiz?
ANC ve müttefiklerinin ırkçılıÄın bitmesinden beri bütün baÅkanlık seçimlerin, kazandıÄı ve buna raÄmen ekonomik ırkçılıÄa fiilen dokunulmadıÄı gerçeÄini kabul edemiyordum. Güney Afrikalı siyahlar görece terimlerle mutlak bir halde korkunç Åekilde fakir kaldı. Benim gözümde, ANC, Dimbaza ve Alexandria gibi gecekondu mahallelerine sıÄmaya çalıÅan siyahların güvenini suistimal etmiÅti ve bu aÅırı Åiddet dolu Åehirler halkın öfkesinin aÄırlıÄını taÅımaya baÅlamıÅtı. ANC'nin beyazlara karÅı çok nazik olduÄu konusunda ise bolca kanıt vardı. ANC'den birkaç siyahın, (parti üyelerinin ceplerindeki metelikleri toplamak için)çok zarif kapalı toplantılarının kalbine alınması karÅılıÄında, Güney Afrika'nın beyazları devasa duvarlarla korunmuÅ halde, ırkçı rejim döneminde siyahlardan insanlık dıÅı sömürülerle elde ettikleri zenginliÄin tadını çıkarma olanaÄına sahip oldu. DiÄer bir deyiÅle, ırkçı rejim son bulduÄunda sponsorları birkaç siyahı mal ve ödeneklerin yeniden daÄıtımı balosuna döndürmenin yeterli olacaÄını anladı. AçgözlülüÄün de yardımıyla siyahlar ve Hindistanlılar organize olmayı ve gettoların kalbinde direnmeyi beceremediler.
Bir gün kendime, Mandela ve takımının Güney Afrikalı siyahları yoksulluktan nasıl çekip çıkarmayı hesapladıÄını sordum. Åüphesiz ANCânin bu sonuca ulaÅmak için, liberal parti tüzüÄünde özetinin açıklandıÄı gibi büyük bir planı vardı:
« Ãlkemizin zenginliÄi, Güney Afrikaânın mirası, kendi halkına geri dönmeli. Toprak altındaki maden zenginliklerimiz, bankalar ve tekel endüstrisi halkına aktarılmalı. DiÄer tüm ticaret ve endüstriler halkın refahını garanti etmek için kontrol edilmeliâ¦Â».
ANC tüzüÄünün bu bölümü, örneÄin BirleÅik Ulus Hükümetini (kameralara karÅısında, tabandan gelen bir deÄiÅimi baÅlatma görüntüsü içinde kurtlarla kuzuları aynı aÄıla koymak için diktatörlerin en sevdiÄi yöntem) ve ırkçı rejimin görevlilerini koruyan akıl almaz iÅ garantilerini hazırlayan 1992 yılındaki "alacakaranlık maddeleri" gibi partinin gerçek imtiyazlarına and içiyordu.
Peki Güney Afrikaâda ırkçı rejim sonrası dönemde varlıksız kalan siyahlar ulusun zenginliklerinden uygun bir pay istediklerinde ne oluyor? Korkunç gerçek Åu ki, ırkçı rejim döneminde maruz kaldıkları muameleyi görüyorlar: üzerlerine ateÅ açıldı. 2013 yılında Marikanaâdaki azınlıklara karÅı yapılan katliamın fotoÄrafları 1960âda Sharpevilleâdekinden farklı deÄildi. Bu defaki renkliydi ve bu kirli, insanlık dıÅı iÅi yapanlar zencilerdi. Hakareti artırmak adına, dünya 270 madencinin tutuklanıp, ırkçılık rejimi yetkililerinin kullandıÄı aynı "ortak amaç" doktrinine dayanarak cinayetle suçlandıÄını büyük bir ÅaÅkınlıkla öÄrendi. Bu mantıksız suçlama, uluslararası toplum ve insani yardım kuruluÅlarının baskısıyla kaldırıldı ve tutuklu madenciler serbest bırakıldı.
Mandelaânın hayatı ve ANCânin yükseliÅi olgunlaÅmamıŠözgürlük savaÅçılarının ve eÅitliÄe inananların dikkatini çekmeye yaramalıydı: Lord Actonâın sözlerini hatırlamak gerekirse, iktidar yozlaÅtırır, mutlak iktidar ise mutlak yozlaÅtırır. Güney Afrikaâda beyazlar ve en yoksul siyahlar arasındaki ayrım hi. Bu kadar büyük olmamıÅtı. 2009 yılında ülke, dünyanın en eÅitsiz toplumu sıralamasında birinciliÄi Brezilyaâdan çaldı. Nelson Mandela'nın cenazesinin olduÄu gece BaÅkan Jacob Zuma'nın, uluslararası görevlilerin gözü önünde hoÅnutsuz halkı tarafından aÅaÄılandıÄını görmek benim için gerçek bir zevk oldu. Bu gerçekten heyecan vericiydi.
2013 yılında karım ve ben, Kanadaâya yakın olan daha kuzeye taÅınmak için Amerika BirleÅik Devletlerâin güneÅli güneyinden ayrıldık. Etnik düzlemde yeni Åehrimiz nasıl tanımlanır? Antartikaâdan daha beyaz. Kendimizi hala baÅka bir zencinin varlıÄını tanımak ve hafif bir baÅ hareketi yaparak bununla eÄlenmek zorunda hissediyorduk. Siyahların, toplumun alt kesiminin dikkate deÄer bir kısmını oluÅturduÄu Güney'de alıÅık olduÄumuz üzere, saf bir Åekilde, burada en ufak bir fakirlik kokusu almanın imkânsızlıÄına inanıyordum. Ve sonra, 2013 yılında Åükran Günü için New Yorkâa gittiÄimiz esnada yolun ortasında bir gölge gördük. Hava dondurucu durumdayken üzerindeki yetersiz kıyafetlerle siyahî bir evsiz büyük bir afiÅi sallıyordu. Bazı sürücüler onu ezmekten son anda sıyrılıyordu. Yanından geçerken ona kaÄıt bir dolar vermek için camımı indirdim. AÅaÄılanmıŠve hayatın sillesini yemiÅ bir adamın yüzünü gördüÄüm için içimde bir Åeyler kırıldı. O günden beri sokakta rastladıÄım çocukların, kadınların veya erkeklerin yüzünde aynı ifadeyi görüyorum.
Åehir halkı, bir kelimenin tınısını deÄiÅtirmenin, bazı bireyleri hor görmenin en kolay yolu olduÄunu keÅfetti. Giysi kollarına sokak fahiÅelerinin niteliÄini atfetmek, halka fakirleri cezalandırma izni veriyor. Bu güzel gezegenin birçok yerinde giysi kollarını fahiÅeler gibi kullanmak yasak. Bazı Åehirler iÅi, « asalaklara » (bu kelimeyi 2012 Amerikan BaÅkanlık seçimlerindeki Cumhuriyetçi aday Mitt Romneyâden ödünç alıyorum) para vermemeleri konusunda orada yaÅayanların dikkatini çekmek için eÄitici programlar oluÅturmaya kadar götürdü; polis memurları, özellikle Åehir merkezlerinde dilencileri hırpalama talimatı aldı. Yoksul ülkeler daha yaratıcı: doÄaüstücülük ve voodoo bahanesini de listelerine eklediler. Birçok üçüncü dünya ülkesine yaptıÄım seyahatler esnasında, paranoyak rehberler ve arkadaÅlarım, bir evsize para verirsem cebimdeki diÄer varlıkların da ortadan kaybolacaÄı ve Allah bilir baÅıma hangi uÄursuzluÄun geleceÄi hususunda beni uyardı. Ama ben bu gülünç uyarıyı görmezden geldim. Bir keçiye dönüÅmediÄimi veya beni bir yıldırımın çarpmadıÄını görebiliyordum ve cebimden yok olan para maddi zevklerimi ödemeye yaramıÅtı.
Dünyada çok farklı hayat seviyelerine veya derilerinin rengi gibi farklı köklere sahip insanların etkin istekler veya dilencilerden nefret etmeleri ama pasif dilencilerden rahatsız olmadıklarını görmek üzücü: dilencilerin bir kapının önünde ellerinde bir kâseyle ama ses çıkarmadan durmaları gibi. Bu Åu manaya geliyor; insanlar aÄzı sıkı durmayı bilip bizi kötü hissettirmeyen dilencilere para veriyor. New York merkez istasyonunda, baÅlarında kulaklarından fazlasını kapatan son moda kulaklıklarla, fakirlere dikkat etmeden geçen yenilikçileri izlemek için vakit ayırdım. Aynı davranıÅı, Kampala ve Ugandaânın caddelerinden yepyeni 4x4 Pradoları ile geçen hükümet üyelerinde de gördüm. Bu gösteri, yoksulları aÅaÄılamanın dünya çapında bir olgu olduÄunu anlamamı saÄladı. Ama kendimi izole hissettiÄim zaman. Ãmidimi kaybetmeye baÅladıÄım zaman, kurumlarında yükselmek için yoksulluk sorununu küçümser bir hareketle halının altına süpüren Åarlatanların aksine, fakirlere yönelik kayıtsızlıÄa karÅı mücadeleye hayatlarını adayan, farklı çevrelerden ve ülkelerden gelmiÅ diÄer insanlarla görüÅüyorum. Bu insanlar beni çok heyecanlandırıyor ve duyguları, kalbimdeki en deÄerli arzunun yankılanmasını saÄlıyor. Daha insani bir toplum sihirle yaratılmaz. Benim gibi (sanırım) bu insanlar da fakirleri görmezden gelemiyor.
Внимание! Это ознакомительный фрагмент книги.
Если начало книги вам понравилось, то полную версию можно приобрести у нашего партнёра - распространителя легального контента ООО "ЛитРес".Правообладателям!
Представленный фрагмент книги размещен по согласованию с распространителем легального контента ООО "ЛитРес" (не более 20% исходного текста). Если вы считаете, что размещение материала нарушает ваши или чьи-либо права, то сообщите нам об этом.Читателям!
Оплатили, но не знаете что делать дальше?